IQNA

Kur'an okulu; Tevbe suresi hakkında / 28

İslam toplumunda Peygamber'in değeri ve konumu

8:58 - March 13, 2023
Haber kodu: 3479603
Biz insanlar, gerçeği değil de kendi fikirlerimizin peşinde koştuğumuz için, bu durum genellikle sosyal yaşamdaki bileşenler ve olgularla karşı karşıya kaldığımızda olayları mevkilerin korunmayacağı bir yöne çekiyoruz.

Bunlardan biri, Peygamber’in değeri ve  statüsünü toplum liderleri, imamlar ve diğer İslam takipçilerinin statüsü ile karşılaştırmaktır.

Tahran Üniversitesi Kur’an ve Itret okulu öğretim üyesi Hani Çitçiyan Tevbe suresi üzerinde düşünme dersler dizisinin 28. dersinde şu açıklamalarda bulundu:

Tevbe suresinin 59. ve 62. ayetlerinde Müminlerin sadece Resulullah’ (s.a.v.) rızası ile ilgilenmeleri gerektiği belirtiliyor.

“Halbuki Allah ve resulünün verdiğine razı olup, “Bize Allah yeter, Allah da resulü de bize lutuf ve kereminden yine verir. Doğrusu biz yalnız Allah’tan umarız” deselerdi daha iyi olurdu.” (Tevbe:59)

“Onlar sizi hoşnut etmek için (size gelip, inandıklarına dair) Allah’a yemin ederler. Oysa gerçekten iman etmiş olsalardı bilirlerdi ki, Allah ve resulü hoşnut edilmeye daha lâyıktı.” (Tevbe:62)

Başkalarının rızası önemli olmakla birlikte, İslam Peygamber’inin  (s.a.v.) rızası doğrultusunda ise anlam kazanır. Tevbe suresi 59. ayetteki sorunlardan biri de ganimetlerle ilgilidir. Savaş ticaret araçlarından biri değildir ve sadece hidayet içindir. Peygamber'in rızası her şeyin üstündedir, bazı kimseler vardır ki Allah Resulünü (s.a.v.) incitirler örneğin peygamber saftır ve ne söylerseniz ona inanır ya da çevresindekilerin etkisinde kalır diye söylerler.

Tevbe suresi 63. ayeti: “ Bilmiyorlar mı ki Allah ve resulüne karşı çıkanı, içinde ebediyen kalacağı cehennem ateşi beklemektedir! İşte büyük rezillik de budur.”

Bu ayette Allah ve Resulüne düşmanlık konusu ele alınmakta olup bazı kimseler peygamberin şahsına düşmandırlar, yani Allah’a ve Resûlüne saldırmak isterler. Allah’ın dinini istemiyorlar. Yani mücadelenin amacı oradadır.

Biz İmam Mehdi’yi (a.s.) Resul (a.s) olarak görmüyoruz, o İslam Peygamber’inin (s.a.v) makamını canlandırmaya gelendir. Resul’ün özel ve eşsiz bir konumu vardır. Doğal olarak, Resul’ün (s.a.v) makamını geri getirmeye gelen kişiye de, Resul’e yapılan düşmanlığın aynısını ona da yapacaktır. Örneğin Musa (as) ile düşman oldukları için gelip Firavun ailesinin müminini öldürürler.

İmam, Peygamberin sünnetinin ihyacısıdır. Hz Ali (a.s) hutbe okurken hiçbir zaman kendisini Resulullah’ın (s.a.v) yerine koymaz. Hz Ali’den (a.s) sonraki imamlarda kendilerini onun yerine koymazlar. Yani biz Allah’ın ve Resulün makamını iade etmeye canlandırmaya geldik. Mevkileri korumak hem itaat edenler hemde itaat olunanlar tarafından çok önemli bir noktadır. Bu nerede olursa olsun ondan iman değil sadece kafirlik çıkmıştır. Edeb bu mertebelerin dikkate alınmasını gerektirir.

Resulullah mücahidlerin ön saflarında yer alır

Hz Ali (a.s) kendini Hz Muhammed’in (s.a.v) bir kulu olarak görmüştür. Böyle bir vasıf onun konumunu azaltır mı ? Resulün kim olduğunu ve kullarının arasında bir kul olmanın yerinin ne olduğunu biliyor musunuz? Velayeti Fakih hüküm bakımından Resul (s.a.v.) gibi olsa bile, asla Resul (s.a.v.) gibi kabul edilmemelidir.

4106254

captcha