IQNA

Kur’ani şahsiyetler /7

Kitap bilgisine rağmen azgınlaşan kişi: Bel’am b. Bâûrâ

14:27 - September 05, 2022
Haber kodu: 3477316
Bilim adamları dünyayı ve olayların sebeplerini düşündükleri için, kemale ve maneviyata giden yolları sıradan insanlardan daha iyi yürüyebilirler. Fakat bu özellik onlar için daha fazla sorumluluk yaratır, gurur ve isyan ihtimalinden dolayı doğru yoldan sapmalarıan sebep olabilir.

Bel’am b. Bâûrâ, Hz. Musa (a.s) zamanında yaşamış ve sonradan irtad etmiş olan ilim adamıdır. Şam köylerinden birinde yaşadı. Gelecekteki olaylar hakkında bilgi verirdi. İbrahim’in (a.s) dinini takip ederdi. Bel’am öngörüde bulunurdu, insanlar mallarının ve canlarının bereketi için O’ndan dua almaya gelirlerdi.

Bel’am, inananlar arasında ilk sırada yer alan ve ilahi ilimler konusunda bilgili olan bir kişi idi. Hz. Musa (a.s) bile onu güçlü bir dini mübelliğ ünvanıyla anmıştır. Makamı ve tasavvufi kişiliği öyle bir noktaya gelmişti ki duaları hemen yerine gelirdi.

Böyle bir şahsiyet Firavun'a olan eğiliminden ve verdiği sözlerden dolayı Hak yolundan saparak manevi ve ilâhî makamlarını kaybeder. O bu değişimiyle hem doğru yoldan uzaklaşmakla kalmamış, hem de Hz Musa'nın (a.s) en azılı muhaliflerinden biri olmuştur.

Bel’am’ın sapkınlığı ile ilgili başka sebepler de söylenmiştir. Örneğin İsrailloğullarını lanetlemeye çalışması, onları kadınlar vasıtasıyla fesada ve irtidata sevk etmesi, dünyevîliği ve Hz. Musa'ya (a.s) olan kıskançlığı.

Kur’an-ı Kerim, Bel’am kıssasından isimsiz olarak bahseder. Bu kıssada, ilâhî ayetler ve ilimle mühim bir makama ulaşmış, fakat dünyevîliği ve nefsine uyması onu yoldan çıkaran bir şahıs tanıtılmaktadır: "Kendisine kanıtlarımızı verdiğimiz, fakat onları bir kenara atan, bu yüzden şeytanın peşine taktığı, nihayet azgınlardan olan kişinin haberini onlara anlat.  Eğer biz isteseydik o kişiyi delillerimizle yüceltirdik. Fakat o dünyaya saplanıp kaldı, hevesinin peşine düştü. İşte böylesinin hali, kovsan da bıraksan da hep dilini çıkarıp soluyan köpeğin haline benzer. Âyetlerimizi yalan sayan topluluğun durumu işte böyledir. Şimdi sen bu kıssayı anlat, umulur ki iyice düşünürler." ( Araf: 175-176)

Kendisine kanıtlar (âyetler) verildiği bildirilen kişinin kim olduğu hususunda değişik yorumlar vardır. Müfessirlerin çoğunluğuna göre bu kişi İsrâiloğulları’ndan Bâûrâ (veya Eber) oğlu Bel‘am’dır; buna göre âyetin asıl muhatabı da yahudilerdir.

Belki de bu şahsın adının anılmamasının sebebi, her devirde böyle ilim ve hidayet sahibi olmalarına rağmen dalâlet ve iman zayıflığına tâbi olan âlimlere rastlanmasından kaynaklanabilir.

Bel’am Bâûrâ gibi insanlar bencil ve dünyevî şehvetleri veya haset ve üstünlük hırsı ile ilim ve bilgilerini, bütün fikrî sermayelerini yanlış yola, zorbaların ve iktidar sahiplerinin emrine vererek aslında kendilerine zulüm ederler ve onları karanlık bir son beklemektedir. Bu yoldan kurtulmanın yolu sadece İlâhî hidayetin gölgesinde mümkündür.

captcha